Katiller ve Suça Karışmış Bireylerin Çocuklukları ve Aile Geçmişleri

Katiller ve Suça
Karışmış Bireylerin Çocuklukları ve
Aile Geçmişleri
Haberleri her izlediğimde, suça karışmış bireyler
için aklıma gelen bir takım sorular oluyordu;
Acaba nasıl
bir çocukluk geçirdi? Nasıl bir ailenin içinde yetişti? Annesi ona nasıl
davrandı?
Bu sorulara cevap olabilecek birkaç
araştırma şöyle söylüyor;
Suç işlemiş
bireyler işlememiş olan bireylerle kıyaslandığında, bu kişilerin çocukluklarında
sevgisini daha az gösteren annelere ve daha katı babalara sahip oldukları
görülüyor.
Bunu en iyi kanıtlayan vakalardan birisi de
psikiyatrist Bruce. D Perry’ nin Köpek Gibi Büyütülmüş Çocuk kitabında yer alan
Leon adındaki bir genç;
Leon asansörde karşılaştığı iki kıza tecavüz
edip ardından da onları öldürüyor, bunun üzerine kanlı çizmelerini fark eden
abisi ise Leon’u ihbar ediyor. Gördüğünüz üzere bir kardeş suçu işleyen, diğeri
ise ortada yanlış giden bir şeyler olduğunu fark edip bu suçu ihbar eden kişi, halbuki
ikisi de aynı ailede yetişmiş iki kardeş.
Psikiyatrist
Perry bu olayın arka yüzünü araştırıyor ve Leon’un abisinin çocukluğunda kalabalık
bir aile de büyüdüğünü, bebek bakımında annesine yardım eden akrabalarının her
daim yanında olduğunu öğreniyor.
Aile başka bir şehre taşındığında ise dünyaya
Leon geliyor, Leon’un annesi bebek bakımını tek başına gerçekleştirebilecek bilişsel
bir güce sahip değil ve bu yüzden de çoğu kez bebek olan Leon’u evde yalnız
bırakıp ilk oğluyla birlikte şehirdeki müzeleri geziyor.
İşte Leon’u bu hale getiren etkenlerden bir
tanesi burada deşifre oluyor, Leon fiziksel ve duygusal ihmal yaşayan bir
bebeklik geçirmesinin de etkisiyle bir nevi “sosyopat kişilik” dediğimiz
patolojiyi geliştiriyor.
Leon’a, cinayet sonrasında pişmanlığını ölçmek
adına sorulan “ Geçmişe dönsen neyi farklı yapardın ?” sorusuna ise “Çizmelerimi temizlerdim.” şeklindeki kan
dondurucu cevabı veriyor.
Bu vaka sevgi ve ilginin ne kadar güçlü bir
etken olduğunu gözler önüne seriyor. Abartılmamış bir sevgi veya sevgiden
yoksun bırakılmamanın bir çocuğun sağlıklı bir kişilik geliştirmesindeki temel
yapıtaşlarından biri olduğunu söyleyebiliriz. Peki sevgi ve ilgi sağlıklı bir
kişilik geliştirmek için yeterli mi?
Bu sorunun cevabını ise acılı bir anne
yanıtlıyor;
Columbine
katliamı olarak bilinen acı olay bir lisede gerçekleşiyor. İki arkadaş
okullarındaki rastgele 13 kişiyi öldürüp 24 kişiyi yaralıyor ve ardından da
intihar ediyorlar.
Bunlardan
bahsederken birçoğunuz çocuğunuzun ileride bir suça karışmayacağından yüzde yüz
emin olabilirsiniz. Ancak Columbine Lisesi katliamını gerçekleştiren iki
çocuktan biri olan Dylan’ın annesi durumun hiç de bu şekilde olmadığına dikkat
çekiyor.
Sue
çocuğunun böyle bir suça eğilimi olduğunu hiç fark etmemiş:
“Katliamdan
önce kendimi iyi bir anne sanıyordum, çocuklarımın sempatik, sorumluluk sahibi,
sağlıklı yetişkinler olması için çabalamak hayatımın en önemli rolüydü. Dylan
sevgi dolu bir ailede büyüdü ancak sevgi ne yazık ki yeterli değilmiş”
Ve son
olarak can alıcı bir öneri de bulunuyor Sue:
Sevdiklerimizin
söylediklerinin ve davranışlarının aksine acı çekebiliyor olma ihtimalini daima
aklımızda tutmalıyız.
Eğer oğlum
hayatta olsaydı onu daha çok dinler ve ona daha az öğüt verirdim.
Bu dinleme
şeklini ise şöyle açıyor; “Tüm benliğimle yargılamadan ve çözüm bulmadan onu
dinlerdim.”
Birçok ebeveyn sevgi ve ilgi noktasında çocuğunu
doyurabiliyor ancak bu ebeveynlerin büyük bir kısmının çokça öğüt veren, çokça
yargılayan ve çocuklarını dinlediğini sanan ebeveynler olduğunu görüyoruz.
Peki yapılan
araştırmalar, işlenen suçlarda faturayı kime kesiyor?
Suça eğilim biyolojik veya organik bir
nedene bağlı olabiliyor:
Suça
karışmış bireyler çocukluğundan itibaren empati kuramayan, başka insanları
küçük düşürücü eylemlerden keyif alan, duyguları hissetmekte zorluk yaşayan,
manüpülatif ve çıkarları için kendini sevdirmeyi başarabilen, doğuştan psikopatiye sahip kişiler olabilir.
Diğer taraftan çevresel faktörler oldukça
önemli:
Aile
içerisinde aşırı baskı, ihmal ve kıskançlığın yoğun oluşu, evin kalabalıklığı,
işsizlik ve ekonomik yetersizliğin yaşanması gibi etkenler suça eğilimi kısmen
yorduyor.
Yapılan
araştırmalar gösteriyor ki suça eğilim, anne babanın ayrı veya hayatta olmadığı
durumlarda ne kadar artsa da aile içi olumsuzlukların fazla oluşu kadar
etkileyen bir faktör değil.
Çocuğun suça
eğilimli bir akran grubuyla arkadaşlık kurması da etkenlerden bir tanesi ancak yine
bu durumda da ailenin etkisi azaldıkça akranların etkisinin arttığını
görüyoruz.
Medya ise sinsi ama oldukça etkili bir
mekanizma:
Medya
sayesinde fiziksel ve maddi güce, cinsel yaşam ve sapkınlıklara hayranlığın gitgide
arttığı açıkça görülüyor. İtibar ve popülariteyi fiziksel güçleri ile
sağlayabileceğini düşünen, problemleri çözmek için akıldansa bileğini
kullanmayı tercih eden bir çocuk izleyici kitlesi meydana geliyor.
Bu noktada
ise en önemli tavsiye, yetişkinler için hazırlanan dizilere çocukların kesinlikle
eşlik etmemesi gerektiği yönünde.
Totalde araştırma sonuçları “Bir kişinin suça eğiliminde en büyük unsur
ailedir.” diyor.
İşte bu
yüzden bilinçli ebeveyn yalnızca çocuğunun geleceğini değil, çocuğunun
gelecekte başka insanlara karşı gerçekleştireceği eylemlerden de sorumlu olduğu
fikrini aklından çıkarmadığı gibi bu sorumluluğu asla omuzlarından indirmemelidir.
Psikolog
Büşra Akgün
KAYNAKÇA
Bonn, S.
(2018). “Difference Between Psychopaty and Sociopath” . Psychology Today.
Ereş,
F.(2009). “Toplumsal Bir Sorun: Suçlu Çocuklar ve Ailenin Önemi” . Aile ve
Toplum Eğitim Kültür ve Araştırma Dergisi.
Eriş, B.
(2019). “Korkmasaydın Ne Yapardın? “. İstanbul: Alfa Yayınları.
Klebold. S
(2016). “ My Son was a Columbine Shooter “ . Ted This is My Story.
Langevin, R.
Paitich, D. Orchard, B. Handy, L. Russon, A. (1983) “Childhood and Family
Background of Killers Seen Psychiatric Assessment “. Bull Am Acad Psychiatry
Law.